Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

YABANCILAR HUKUKU

İletişim ve ulaşım teknolojilerinin gelişmesi, buna paralel olarak küresel ekonominin bütünleşmesiyle birlikte ülkeler arasındaki sınırlar anlamını yitirmektedir. Haliyle tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yabancılar sosyal, ekonomik, kültürel yaşamın parçası olmaktadır. Bu yönüyle yabancılar; oturma veya çalışma izini almak, şirket kurmak, taşınmaz edinmek, mirasçı olmak, sınır dışı (deport) edilmek gibi hukuki süreçlerle sıklıkla karşılaşmaktadır.

Yabancıların muhatap olduğu hukuki süreçlerin başında taşınmaz edinme gelmektedir. Anayasanın 35. maddesi mülkiyet hakkını güvence altına alırken vatandaş ile yabancı kişi arasında ayrım yapmamakta, ancak mülkiyet hakkının kamu yararı gerekçesiyle kanunla sınırlandırılabileceğini kabul etmektedir. Yabancıların taşınmaz edinmelerinin koşullarını ise oldukça eski tarihli olan ve 1934 yılında yürürlüğe giren, bugüne dek önemli değişikliklere uğrayan Tapu Kanunu düzenlemektedir. Buna göre yabancıların taşınmaz edinmeleri için temel şart, Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen ülkenin vatandaşı olmaktır. Bu ülkeler kamuya açık olmamakla birlikte, uygulamada Ermenistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Haiti, Kuzey Kore, Küba, Maldivler, Nepal, Suriye haricindeki ülke vatandaşlarının taşınmaz edinmeleri mümkündür.

Türk Vatandaşlığı Kanunu’na göre Türkiye ile vatandaşlık bağı bulunmayan kişi yabancıdır. Genellikle yabancı kavramı öncelikle gerçek kişileri akla getirse de, tüzel kişileri de kapsamaktadır. Bu bağlamda yabancı şirket, dernek ve vakıflar da söz konusudur. Yabancının gerçek kişi değil de tüzel kişi olması halinde, karşılaşacağı hukuk normu kimi zaman değişiklik göstermektedir. Örneğin yabancı tüzel kişilerin taşınmaz mal edinmeleri birtakım özel kural ve koşullara bağlıdır.

Avukatlık Büromuz yabancı müvekkillerine Türkiye’de taşınmaz sahibi olmaları, bunun yanı sıra vatandaşlık prosedürlerinin gerçekleşmeleri aşamalarında hukuki destek sağlamaktadır.