Türkiye’nin dünyadaki önemli deprem kuşaklarından birinde yer alması, dayanıklı yapılaşma politikasını kaçınılmaz kılmaktadır. Nüfusumuzun yüzde 71’i deprem riskli alanlarda ikamet etmektedir. Yalnızca İstanbul’da yaklaşık 1.5 milyon bina deprem riski altındadır. Haliyle, riskli yapıların ivedilikle dönüştürülmesi hayati önem taşımakla birlikte, bu dönüşümün hukuka ve bilime uygun şekilde gerçekleşmesi şarttır. Oysa genel hükümlere (Türk Medeni Kanunu ve Kat Mülkiyeti Kanunu’na) göre bir yapının dönüştürülmesi için paylı mülkiyet söz konusuysa tüm paydaşların, kat mülkiyeti söz konusuysa tüm bağımsız bölüm maliklerinin oybirliği gerekmektedir. Fakat can ve mal güvenliğinden hareketle kamu yararı söz konusudur ve çoğu zaman kentsel dönüşümü oybirliğiyle gerçekleştirmek neredeyse imkansızdır. Bu bağlamda, kamuoyunda “Kentsel Dönüşüm Kanunu” olarak bilinen 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun 31 Mayıs 2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Böylelikle, kentsel dönüşümün kanuni çerçevesi çizilmiştir.
Özet niteliğindeki bu açıklamaların ardından kentsel dönüşüm hukuku, Avukatlık Büromuzun tecrübe sahibi olduğu alanların başındadır. Avukatlık Büromuz Türkiye’nin pek çok ilindeki kentsel dönüşüm süreçlerinin hukuk danışmanlığını başarıyla yürütmektedir. Bunu yaparken Avukatlık Büromuz, süreci doğrudan ilgilendiren iki ilişki biçimini dikkatle ve profesyonelce takip etmektedir; birincisi maliklerin kendi arasındaki ilişkileri, ikincisiyse maliklerin müteahhitle (yükleniciyle) olan ilişkileri. Bu ilişkilerin, yani maliklerin kendi arasındaki ve maliklerin müteahhitle olan ilişkilerinin hukuki çerçevesi, kentsel dönüşümün başarısını tayin etmektedir.
Bir diğer nokta, ortalama sayıda bağımsız bölümü olan bir binanın dahi yenilenmesinin on milyonları, hatta yüz milyon liraları bulan bir ekonomik değer yaratmasıdır. Bu yönüyle devasa yatırımları ortaya çıkarması pek muhtemel olan kentsel dönüşüm sürecindeki avukatlık performansı oldukça önemlidir. Zira bu süreç; riskli yapı başvurusunda bulunulması, kararın tüm maliklere tebliğ edilmesi, karara itiraz edilmesi, riskli yapı kararına karşı yürütmeyi durdurma kararı verilmesi, güçlendirme talebinde bulunulması, riskli yapı kararının kesinleşmesi, riskli yapı kararının öncesinde veya sonrasında arsa payının düzeltilmesi davası açılması gibi farklı ihtimalleri barındırmaktadır. Avukatlık Büromuz kentsel dönüşüm sürecinde müvekkillerinin karşılaşabileceği hukuki riskleri asgariye indirmekte, riskin gerçekleşmesi halindeyse hızlı ve etkin çözüm üretmektedir.