Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

KAMU İHALELERİ

Bir kamu ihalesinin varlığı için, idarenin bir ihtiyacının doğması gerekir. Böyle bir durumda idare tarafından teknik şartname ve ihale dökümanı hazırlanır, yaklaşık maliyet tespit edilir, ihale usulü belirlenir, ihale için onay alınır, komisyon kurulur ve ihale ilan edilir. Ardından teklifler değerlendirilir, ihalenin karara bağlanır ve onaylanır. Son olarak en yüksek teklif veren kişi davet edilir ve sözleşme akdedilir.

Hemen belirtmek gerekir ki 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu ile 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu uygulamada birbirine karıştırılmaktadır. Oysa idarenin mal ve hizmet alımı ya da yapım işi söz konusuysa, yani idare bir harcama yapacaksa Kamu İhale Kanunu’nun, idareye gelir getirecek bir iş söz konusuysa Devlet İhale Kanunu’nun hükümleri uygulanır. Bu ayrımı doğru yapmak, zorunlu idari başvurunun olup olmadığını belirler, ki Devlet İhale Kanunu’ndan doğan uyuşmazlıklarda doğrudan idari yargıda dava açılırken, Kamu İhale Kanunu’ndan doğan uyuşmazlıklarda kural olarak zorunlu idari başvuru söz konusudur.

Yine üzerinde durulması gereken bir başka durum, kamu ihale sürecinde doğan uyuşmazlıkların çözümleneceği yargı düzenine ilişkin yaşanan karmaşadır. Uyuşmazlığın yaşandığı aşamanın doğru tespit edilmesi; hatalı yargı düzeninin tercih edilmesinin ve hak kayıplarının doğmasının önüne geçmektedir. O halde ihale sözleşmesinin imzalanmasından önceki işlem ya da kararlara karşı idari yargıda, ihale sözleşmesinin imzalanmasından sonraki işlem ya da kararlara karşıysa adli yargıda dava açılmalıdır. Zira ihale sürecinin sonunda imzalanan kamu ihale sözleşmesi bir özel hukuk sözleşmesidir.

Kamu İhale Kanunu’nda üç tür ihale usulü öngörülmektedir; bunlar açık ihale usulü, belli istekliler arasında ihale usulü ve pazarlık usulüdür. Açık ihale usulünde tüm istekliler teklif verebilmektedir. Bir kişinin istekli olabilmesi için ihale dökümanını satın alması ve ihaleye teklif zarfını sunması gerekmektedir.Bu usule göre ön yeterlilik değerlendirmesi sonucunda davet edilen istekliler teklif verebilir. Belli istekliler arasında ihale usulünün iki halde uygulanması mümkündür. Birincisi, yapım işleri, hizmet ve mal alım ihalelerinden işin özelliğinin uzmanlık veya ileri teknoloji gerektirmesi. İkincisi, yaklaşık maliyeti eşik değerin yarısını aşan yapım işleri. Bu haller; işin özelliği uzmanlık veya ileri teknoloji gerektiren mal ve hizmet alımı ile yapım işleri ya da yaklaşık maliyeti eşik değerin yarısını aşan yapım işleridir. Elbette bu hallerin varlığı, mutlak suretle belli istekliler arasında ihale usulünün uygulanacağı anlamına gelmez. İdare takdir hakkını kullanarak ister açık ihale usulü, ister belli istekliler arasında ihale usulünü uygulayabilir. Pazarlık usulü kanun koyucunun saydığı sınırlı hallerden birinin varlığı halinde söz konusu olur. Bu haller; açık ihale usulü veya belli istekliler arasında ihale usulüyle yapılan ihalede teklif çıkmaması, beklenmeyen hallerin (doğal afet, salgın hastalık, can veya mal kaybı tehlikesi gibi) gerçekleşmesi, ihalenin ivedi yapılmasının zorunlu olması, ihalenin ARGE sürecine ihtiyaç duyması ve seri üretime konu olmayan nitelikte olması, yaklaşık maliyetinin kanunda öngörülen parasal limitin altında kalan mamul mal, malzeme veya hizmet alımı olmasıdır. Doğrudan temin ise bir ihale usulü değildir. Bu durumda, ilan yapılmaksızın fiyat araştırması yapılması suretiyle ihtiyaçların temin edilmesi sağlanmaktadır. Bu doğrultuda, idarenin kanunda öngörülen parasal sınırları aşmayan ihtiyaçları ile temsil ve ağırlama kapsamındaki konaklama, seyahat ve iaşe alımları doğrudan temin yoluyla karşılanmaktadır.

Kimi durumlarda kamu ihalelerinden yasaklanma söz konusu olabilir, ki böyle bir durumda doğrudan idare mahkemesinde iptal davası açılması gerekir. Yasaklanma tüm kamu kurum ve kuruluşlarının ihaleleri bakımından uygulanacağı için bu hususa oldukça dikkat edilmelidir. Kamu İhale Kanunu madde 17’de yasak eylemler düzenlenmekte olup, bunların ihlali halinde bir ila iki yıl aralığında bir süre için kamu ihalelerinden yasaklanma söz konusu olmaktadır. Üstelik, Kamu İhale Kanunu’ndaki yasak eylemlerden bir kısmı yalnızca ihaleden yasaklanma şeklinde idari bir yaptırımken, bir kısmı ise ayrıca Türk Ceza Kanunu’nda bağımsız bir suçtur. Bu bağlamda örneğin ihaleye katılanların; ihale fiyatını etkilemek üzere gizli veya açık anlaşma yapması ya da ihaleye katılanları engellemeye çalışması hem idari bir yaptırım olarak ihalelerden yasaklanma hem de cezai bir yaptırım olarak mahkumiyet sonucunu doğurmaktadır. Oysa ihale üzerine kaldığı halde sözleşme yapmayan kişi yalnızca idari bir yaptırımla karşılaşmakta ve altı ay ile bir yıl aralığında bir süre için ihalelerden yasaklanmaktadır. Bunun istisnası da mücbir sebep hallerinin varlığıdır. Bir anonim veya limited şirketin ihaleden yasaklanması halindeyse, şirket sermayesinin yarısından fazlasına sahip olan kişi hakkında da yasaklama kararı verilmektedir.

Sözün özü, kamu ihaleleri hukukun teknik bilgi yoğunluklu bir alanıdır. Büromuzun ihaleden yasaklama kararları hariç her türlü ihale işleminden doğan uyuşmazlıklara ivedi yargılama usulünün uygulanması, ivedi yargılama usulünde dava açma süresinin 30 gün olması, dava açma süresinin ihaleye katılanlar için tebliğ, ihaleye katılmayanlar için öğrenme tarihiyle başlaması, yine bu usulde sıçramalı temyiz uygulandığından ilk derece mahkemesinin kararının doğrudan Danıştay’a götürülmesi, istisna hükümlerine göre yürütülen ihalelerde zorunlu idari başvurunun olmaması gibi detaylara hakimdir. Büromuz sahip olduğu birikim sayesinde kamu ihalelerine katılan müvekkillerine hukuki danışmanlık sunmakta, uyuşmazlık yaşanması halinde idari ve yargısal süreçleri başarıyla yürütmektedir.