Kira sözleşmeleri Türk Borçlar Kanunu’nda (299 vd.) düzenlenmekte ve üç alt başlığa ayrılmaktadır; genel hükümler, konut ve çatılı işyeri kiraları ve ürün kiraları olmak üzere. Bir kira sözleşmesini ele alırken bu üçlü ayrımı sürekli göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Kimi durumlarda genel hüküm ile özel hüküm çatışmakta, ki böyle durumlarda öncelikle özel hüküm uygulanmakta, kimi zamansa bu hükümler birbirini tamamlamakta, yani genel hükümler ile özel hükümler bir arada uygulanmaktadır.
Kira uyuşmazlıklarının en sık karşılaşıldığı alanlar, kiralanan taşınmazın tahliyesi veya kira bedeline ilişkindir. Yüksek enflasyon dolayısıyla kira bedellerinin piyasa değerinin altında kalması, tahliye davası ile kira bedelinin tespiti davalarına duyulan ihtiyacı arttırmaktadır. Konut ve çatılı işyeri kiraları bakımından, kiraya veren tarafın hiçbir gerekçe olmaksızın kiracının tahliyesini sağlayabilmesi için sözleşme süresinden itibaren 10 uzama yılının gerçekleşmesi şartı, kiracılar açısından önemli bir korumadır. Benzer şekilde, kiraya veren tarafın kira sözleşmesinin kurulmasından itibaren 5 sene geçmedikçe kira bedelini kanuni sınırların üzerinde arttıramaması da kiracılar açısından önemli bir diğer korumadır.
Emredici hukuk kurallarının etkisini gösterdiği kira uyuşmazlıkları alanında tecrübe sahibi olan Avukatlık Büromuzun kiraya veren veya kiracı pozisyonunda pek çok müvekkili vardır. Özellikle tahliye ve kira bedelinin tespiti davalarında hukukun ve kanunların tanıdığı imkanları somut olaya uygun şekilde kullanarak müvekkillerimizi tatmin etmeye özen göstermekteyiz.